Hpv Aşısı

Dünyada ve ülkemizde şu anda kullanımda olan 2 HPV aşısı bulunmaktadır. İkili ve dörtlü aşı. Dörtlü aşı HPV'nin rahim ağzı kanserine en sık yol açan iki tipi
Dünyada ve ülkemizde şu anda kullanımda olan 2 HPV aşısı bulunmaktadır. İkili ve dörtlü aşı. Dörtlü aşı HPV'nin rahim ağzı kanserine en sık yol açan iki tipi (Tip 16 ve 18)
ve genital siğillere yol açan iki tipi (6 ve 11) karşısında korunda sağlanmaktadır. İkili aşı ise servix kanserine en sık yol açan tipler olan HPV 16 ve HPV 18'e karşı koruma sağlamaktadır.
Aşı ne zaman yapılmalı?
Yapılan ilk çalışmalardan elde edilen verilere göre HPV aşısı 9-26 yaş grubundaki genç kız ve kadınlara yapılabilmekteyken artık üst sınır kalkmış durumda olup 9 yaştan itibaren 50 yaşlara kadar çocuk , genç kız ve kadınlara yapılmaktadır.. Erken yaşta yapılmaya başlanmasının nedeni hem çocukluk yaş grubunda bağışıklık sisteminin daha aktif olması hem de çocuklarımızın hastalıkla karşılaşma riskinden ve evlenme çağlarından önce bu virüse karşı bağışık kılınmasının amaçlanmasıdır.
HPV'ye karşı ne yapılmalı?
2 adım atılmalıdır: Birincisi aşı olunmalı ve ikincisi, yılda bir düzenli pap-smear taramasından geçilmelidir.
Aşı yapılmadan önce herhangi bir test yapılmasına gerek var mıdır?
Hayır. Aşı herkese, ilk görüldüğü anda , harhangi bir test yapılmaksızın yapılabilmektedir.
Aşıların tedavi edici etkisi var mıdır?
Hayır. Aşıların sadece koruyucu etkisi vardır. Tedavi şu an sadece HPV 'nin yarattığı tahribata yönelik yapılabilmektedir. Virüsü vücuttan tamamen attıracak bir tedavi henüz yok, ancak bu yöndeki çalışmalar devam etmektedir. Şu an virüsü sadece kişinin kendi bağışıklığının yenebileceğini biliyoruz.
Aşı yapıldıktan sonra da smear testi yaptırmaya devam edilmeli midir?
Evet. ' sebebi var: Birincisi aşı yapıldığı anda kişide zaten önceden aldığı virüsler olabilir ve aşının tedavi edici etkisi olmadığı için bu virüs hücre değişiklikleri yapmaya devam edebilir. İkincisi ise aşıların kapsamadığı tiplere karşı taramanın devam etmesi gerekliliğidir.
HPV infeksiyonunun büyük kısmı ilk teması izleyen 3 yıl içerisinde görünür. HPV infeksiyonunun genç insanlarda daha fazla görülmesinin nedeni HPV'nin immatür metaplazik epitelde etkili olması ve belki de bu dönemde bağışıklık cevabının da düşük düzeyde olmasıdır.
HPV infeksiynu ABD'de görülen en sık cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıktır. Toplumun yaklaşık %15'ı HPV ile infektedir. Yaşamboyu bulaşma ihtimali %70 civarındadır.
HPV infeksiyonunun bulaşması için en önemli risk faktörü seksüel aktivitedir. HPV bulaşmasından sonra hastalık oluşumu için gerekli diğer etmenler arasında; uzun süre (>15 yıl) doğum kontrol hapı kullanımı, diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların varlığı, sigara, beslenme, kişinin bağışıklık sisteminin durumu, virüsün tipi bulunmaktadır. HPV'ye maruz kalma ile dış genital bölgede kondilom (siğil) gelişimi arasında ortalama 3 ay geçmekte ise de bu süre (bulaşan kişinin) immünolojik durumuna bağlı olarak yılları da bulabilir. Kendisinde CIN tespit edilen kadınların eşlerinde %64.70 oranında peniste HPV infeksiyonu tespit edilmiştir. Bunların 1/3'ü klinik lezyon (siğil), 2/3'ü ise subklinik (gözle görülemeyen infeksiyon mikroskopik düzeyde, sadece tahlille tespit edilebilir). Kendisine cinsel yolla bir kez HPV bulaşan bir kadında bundan sonraki aşamada partnerdeki infeksiyon tedavi edilse bile bağışıklık cevabına bağlı olarak HPV enfeksiyonu kendi seyrini belirlemektedir. Bağışıklı yanıtı iyi olan konakta aynı tip HPV ile nüksler görülürken bağışıklık cevabı iyi olan konakta ancak başka partnerlerle ilşkiye bağlı olarak başka HPV tipleriyle enfeksiyon ve lezyon görülmektedir.
HPV infeksiyonu deri ve mukozal membranlar ile vücut sıvılarından geçer ve klinik olarak belli olmayan lezyonlarla başlar. En etkili bulaşma yolu cinsel temastır. Çevresel yüzeyler, kıyafet, ortak kullanılan tuvalet, havlu gibi yüzeylerden geçiş hipotezi ileri sürülmüş ancak ıspatlanamamıştır. Geçişler muhtemelen oral-genital (ağız-cinsel bölgeye) manuel- genital (elden-cinsel bölgeye) ve genital-genital (cinsel bölgeden cinsel bölgeye) şeklinde olmaktadır. Genital-oral geçiş olası bir yol olmakla birlikte henüz HPV'nin oral bulaşıp bulaşmadığına ait konsensus yoktur.Bunlar dışında vertikal geçiş (anneden-çocuğa) de mümkündür. Laringeal papillamatosis aktif genitel siğilleri olan bir kadının norml (vajinal) doğum yapmasıyla bebeğin solunum sistemine HPV virüsünün ekilmesiyle oluşan tehlikeli bir durumdur. Sezaryen ile doğumun bu tehlikeli tabloyu önleyip önleyemeyeceği tartışmalıdır. Neyse ki bu tablo 1000 HPV'li kadından doğan sadece 7 bebekte meydana gelmektedir.
Cinsel ilişki ile bulaşmada en önemli faktör partner fazlalığı ve enfeksiyonun erken yaşta alınmasıdır. En sık görülme dönemi 20-24 yaşlarıdır. Yaş ilerledikce sıklık azalmaktadır. Erkeklerin de değişik kadın partnerlerle teması, onların eşlerinde de servikal kanser riskini artıracaktır.
Enfeksiyonun görülmesi için HPV virüsünün basal epitel hücrelerine girmesi gerekmektedir. Virüs ya dış genital bölgedeki deri veya mukozadaki mikroskopik çatlaklardan ve anüsteki ince epitelden veya serviksin transformasyon zonundan içeri girer. Dolayısıyla dış genital bölgede gözle görülen veya görülemeyen çatlakların olması veya rahim ağzı bölgesinde halk arasında 'yara' tabir edilen erozyon gibi lezyonların varlığı HPV infeksiyonunu kolaylaştırıcı etkenler arasında bulunmaktadır.